Just “be”

For English version please scroll down….

Sadece “Ol”

Bugün sabah sporum için havuzda yüzerken, ardından vereceğim yoga dersimdeki öğretiyi düşünürken buldum kendimi. Ya, evet, bu sıralar beynimi susturmakta biraz zorlanıyorum, bende bıraktım aksın… izliyorum. İşte, bu sabahta yüzerken yoga dersimi düşünmekteydim, bu sıralar hayatımda yaşamakta olduklarımdan hangisi derste öğretici olabilecek nitelikteydi…ve birden şu ikilem aklıma geldi; ol’mak ve olmaya çalışmak kavramları arasındaki fark.

Hepimiz, her gün, elimizden gelenin en iyisini olmaya, ortaya koymaya çalışıyoruz. En iyi vatandaş, en iyi ebevyn, en iyi evlat, en iyi eş, en iyi arkadaş, en iyi birey, en iyi varlık… Elimizden gelenin en iyisi… Durmaksızın toplumun bize yüklediği değer yargıları kapsamında, inandırıldığımız alışagelmiş yaşam normları çerçevesinde en iyisini olmaya, ortaya koymaya çalışıyoruz. Ve bir şekilde, hayat denilen bu oyunun içinde, kendimize yer edinmeye, uyum sağlaya çalışıyoruz. Tüm bunlardan ne kadar daha büyük bir varlık olduğumuzu unutarak, aslen bildiğimizi unutarak , ol’maya çalıştığımız varlığın aslında zaten ol’duğumuzu unutarak yaşamaya çalışıyoruz. Ve, aslında, bu gerçeğin azıcık bile farkına varmaya başladığımızda, ol’mak dışında bir şık kalmıyor karşımızda. Zaten ol’duğumuz varlık olmak dışında; saf, sevgi dolu, bağlantı içinde ve özgür bir varlık ol’mak dışında bir opsiyon kalmıyor geriye…

Ol’abilmek için hayat denilen bu yolcuğu yaşamak gerekiyor aslında. Asıl ikilem de burada önümüze çıkıyor. Ol’abilmek için hayatın bize savurmakta olduğu tüm zorluklardan geçmemiz gerekiyor. Onları yargılamadan, öğrenerek ve büyüyüyerek geçmek gerekiyor. İçimizde sertleşip kendimizi yaşama kapatmadan, zincirleri kırıp genişleyerek geçmek gerekiyor. Buna azıcık bile olsun ulaşabilirsek, ufacık bile olsun içselleştirebilirsek, işte o zaman içimiz yumuşamaya başlıyor. Hayatın getirdiği herşeye anlayış ve minnet ile yaklaşmaya başlıyabiliyor insan. Ah, işte bence en zoru da bu… Kırılmış bir kalbi bir hayatın bir lütufuymuş gibi değiştirebilmek, yaşanan bir hastalığı yaşamı daha geniş pencereden algılayabilmeye sebep olduğu için sevebilmek, kendine dönüp bakıp, herşeyinle olduğun gibi kendini sevebilmek… Hayatın bize sunduğu bu zorlukları birer ders, nimet olarak algılayıp minnet duyabilmek.

İşte belki de bu nokta da farkına varmak … “ol”mak dışında başka bir opsiyonun olmadığını fark edebilmek. Daha fazla ol’maya çalışamazsın artık. Çalışmak eski oyunların, eski şemaların, eski ilişkilerin, eski sen’in bir gerçeğiydi.. Şimdi sadece olduğun gibi yaşamak ve ol’mak zamandır. Benliğinin hafifliğinde kendin olarak hayatta akma zamanıdır.

Yoga benim için bu yoldaki öğreticim oldu her zaman. Bir saatlik yoga dersinde bile, sadece o saat zarfında ol’abilmem için alan tanıdı bana daima. Anda kalıp bu bedenin içinde gerçete olanı izlemem için bir alan tanıdı. Düşüncelere kapılıp gitmeden onları izleyebilmem, ve zaman zaman da başka şeylere dönüştüğüne tanık olabilmem için alan tandı.

Sadece “ol”, içine dön ve bak… ne fısıldıyor özün sana. Ve bırak bütün omalıyım, yapmalıyım gibi ön yargıların, olmaya çalışma çabaların terk etsin gitsin… sadece “ol”. İşte bence gerçek özgürlük o noktada başlıyor!

English version….

Just “be”

Today, as I was swimming, I was thinking… Yeah… These days my mind is running like crazy and during this time, I was thinking, once again…. About what my teaching at my yoga class that day could be, what is it that I am going through that is solid enough to teach… And suddenly this duality came into my mind… Trying and being!

We all try our best everyday. Try to be a sensible being, a citizen, a parent, a child, a partner, a friend, a person… We constantly try to be that the society imposed upon us and we ended up believing to be the norms of conventional living… And we try to fit in, we try to be happy in this little game called “life”… Forgetting that we are much bigger than all this, that we already know… That we are already that we are trying to “be”… And once you know… There is no option left but to be “be”! Be that you already are, which is pure and connected and loving and free….

To “be” one has to travel a journey called life… That is the real dillema I think… To “be” we have to go through all those challenges life throws on us, not judge them but learn and grow from them… Not to become stiff and closed but to break those chains and expand. And once you somehow achieve that, even a glimpse of that… Once you soften inside, you start accepting whatever is thrown in your way with gratitude and understanding. Ah, this indeed is the hardest part I presume… To shift a broken heart into a blessing, to love a sickness for showing you a bigger picture in life, to see and love yourself with all that you are… Such hard challenges in life becoming a teaching, a blessing, something to be grateful for.

Then, may be, you realize… There is nothing more left than to “be”. You can not try anymore… Try was the name of the old game, old patterns, old relationships, old you… Now its time to merely “be” as you are…. Be light, be you and just flow through life…

And yoga has been that teacher, that source for me to “be” at least for that single one hour. Just be present and observe that is going on in this body. Not be swept away by those thoughts but become an observer of those thoughts coming and going and sometimes… Sometimes shifting into something else…

Just “be” and look inside, hear what that little being whispering into your heart… And then let it all go, all those should’s and must’s… and “be” …. I believe then we could totaly be free…

Leave a Reply

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s