Yaş almayalım artık, yaşayalım!

Biliyor musun… belki de ilk defa hissediyorum bunları. Bugün benim doğum günüm ve ilk defa, yaşamdaki nice öğretilmiş kavramlar gibi, sanırım bu kavramın da yaptırımının tükendiğini deneyimliyorum.  

Birbiri ardından farkındalıklara uyandığımız bir dönemdeyiz. Önceden değer veriyor olduğumuzu zannettiğimiz, vermemiz gerektiğine inandığımız birçok olgu ve kavram şekil değiştirmekte. Ve doğum günü kavramı da bu dönüşümden kendi payına düşeni almakta sanırım. 

Büyük bir uyanışın eğinde, iyiyle kötünün savaşına tanıklık ediyor ve yaşıyoruz. Yenide yeniden insanlığımıza bakmaya niyet etmiş olanlar ile kalıplarına sıkı sıkıya tutunan kesimin savaşını hem dünyamızda hem de içimizde yaşamaktayız her birimiz. Bir grup sınırların, tanımların, kalıpların ötesinde bir Dünya algısının inancında işlemeye özen gösterirken, bir grupta ataerkil yaklaşıma sıkı sıkı tutunmaya, dönüşmekte olanlara gözlerini yummaya ve “böyle geldi böyle gider” edasıyla ümidi naif bulmaya devam ediyor. Bir grup utopia’yı tanımlaya niyet etmişken, bir grup ise distopia’nın kaçınılmaz olduğunu sözlendiriyor. 

Biz ister kabul edelim ister etmeyelim, insanlık uyanıyor. Herkes iste de istemese de kabını genişletiyor. Dile kolay. İnsanoğlu olarak bir seneyi aşkın bir süre boyunca bir bilinmezin içine daldık, karanlıkta yolumuzu sadece içimizdeki ışıkla bulmaya çalıştık. Bir alışkanlığın gelişmesi için 40 gün devam etmemiz gerektiği söylenir. İnsanlık olarak evimizin 4 duvarının içinde kendimize ve yaşamın işleyişine bugün, yeniden bakmak için 40 günü defalarca devirdik. İçsel yolculuğumuz istesek de istemesek de derinleşti. 

Bugün ise sözlerimizde yaratımına ve olasılığına inandığımız yaşamı hareketlerimize taşımanın, taşımaya niyet etmiş olmanın ağırlığını yaşıyoruz bir nevi. Evet karanlık aydınlıktan çok daha baskın gözüküyor bu günlerde. Ama sadece gözüküyor. Göz onu görmeye alıştığı için belki de, bizlere aktarılan dünya da karanlık oluyor. Ve fakat algı değişirken, sen değişirken, yaşamda baktığın yön de değişmiyor mu? Bir ağaca bakarken gözlerin onda dönüşümü daha derin görmüyor mu sence? Sevdiklerinle huzurlu bir anı yaşarken daha derin bir minnet hissetmiyor musun? Kendinle baş başa kaldığında içsel savaşın bir kabule dönmeye başladığını gözlemlemiyor musun? Ve bir parçan bas bas bağırmıyor mu “yeter” diye? “Mış” gibi yaşanmış bir yaşama, “mış” gibi kurgulanmış bir Dünyaya yeter demek istemiyor musun? Bir adım atmanın vakti gelmedi mi sence? 

Evet … bu duygular ve düşüncelerle giriyorum bu sene 47 yaşıma. Hepimize dair derin inancımla hoş geldin diyorum yeni yaşıma. Ben insanoğlunun uyanışına ve kolektif olarak, hep beraber yepyeni bir varoluşu kurgulayabileceğimize inananlardanım. Evet herkesin kendi gerçekliğine uyanması biraz zor gözüküyor ama…. Ama demek istiyorum ben yine de. Hepimizin içindeki üst potansiyele inanan, yaratanın kapsayıcı, sevgi dolu parçasını taşıdığımıza inanan bir insan olarak herkesin uyanma olasılığına inanıyorum ben. Hareketlerimizde, sözlerimizde, yaklaşımımızda bilinçli olarak yapacağımız tercihlerle kendimizi ve Dünyayı dönüştürebileceğimize inanıyorum ben. Siz nerede duruyorsunuz bu konuda onu çok merak ediyorum. Kaçımız inançtayız? Hadi doğum günümde yazın bana görüşünüzü. Bildiğim tek bir şey var ki, çoğumuz inandığımız sürece dönüşüm kaçınılmaz olacak. Her şey frekans bu yaşamda.  Bizler frekansımızı ümitte tutarsak ve bu doğrultuda tercihlerimizi yaparsak işte o zaman belki bu cennet gezegende cennetti kurgulamamız ve yaşamamız mümkün olacak. 

Şimdi sizden ufak bir hediye istiyorum. Bugün sözlerinize özen gösterin benim için. Bugün tüm yaşamsal aksaklıklara ve hayal kırıklıklarına rağmen yüzünüzü ışığa, inanca, sevgiye çevirin. Ve içinizde her sözlenen kabulden geçsin. Kendim için istediğim hediye kolektif bilincimize ve işleyişimize yansısın. Bir gün de olsa kendimize, sevdiklerimize, sevmediklerimize, sorguladıklarımıza başka bir gözle bakalım. 

Böylesine kıymetli bir dönemden çok daha büyük, erdemli ve sevgide çıkalım. Dönüşsün kavramlar içimizde, öğretilenlerin ötesinde bir var oluşu deneyimlemeye aralayalım ruhumuzu. 

Her daim inançla sevgide kalın. 

2 thoughts on “Yaş almayalım artık, yaşayalım!

  1. beyazsakura

    Merhaba, öncelikle yeni yaşınızı kutlarım 😊. Evet bu dönemde dünyada ve etrafımızda birçok içimizi sıkan anlar ve olaylar yaşadık ve yaşıyoruz. Ama diğer taraftan bu sürede kendi hayatımızı sorguladık, önceden farkına varamadığımız nimetlerin farkına vardık, ailemizin kıymetini anladık, onlarla daha çok vakit geçirebildik, sevgilerimizi tazeledik ama en önemlisi Rabbimize olan bağlılığımız ve sevgimiz de arttı.
    Sevgi ve mutluluk dolu bir hayat dilerim.

    Like

Leave a Reply

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s