Ütopya

Sanırım gelişmenin, kendini gerçekleştirmenin en etkili yollarından biri daha önce hiç yapmadığın ve belki de hiç yapılmamış olana adım atmaktan, “hoş geldin” deyip gelene gönülden değer katmaktan geçiyor. Belki de bizlere bahşedilmiş yaşamın dışa vurumu cesaretle yeniye, yeniden yenide adım atmak.

Bazen insanlar soruyor bana, neden yapıyorsun bunları diye. Neden akıntıya karşı kürek çekme sevdan? Neden Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışıyorsun? diye… tek diyebildiğim şey ise; ben yapmasam kim yapacak! Şükür ki sevgi dolu bir yaşama doğma imkanım olmuş bu boyutta, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yaşam bana şefkatli davranmış. İşte böylesine ayrıcalıklı bir hikaye ile dünyaya gelme şansına eriştiysek değer katma yolunun seçilmesinin, benin üstünde bize dair yatırımlarda bulunmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Ana var oluş ihtiyaçlarımız karşılandığı noktada inanıyorum ki, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma programı kapsamında da ifade edildiği gibi, bolluk ve bereket çağına geçerken kimseyi geride bırakmamaya özen göstererek yol almalıyız. Varlık seviyesi günü kurtarmanın ötesinde olanları bir üst bilince davet ederek ileride yaşamak istediğimiz dünyanın aktif yaratıcıları olmalarına teşvik etmeliyiz. Bu bilinç içerisinde beraber yaratmakta olduğumuz ürünleri, hizmetleri, iş modellerimizi ise bütünün gelişimine ve refaha ulaşmasında fayda sağlayacak şekilde tasarlamalıyız ki gün geldiğinde, ki ben bugünün gelmesinin hepimiz için kaçınılmaz ve zaruri olduğunu düşünüyorum, bir dünya üzerinde yaşayan dünyalılar olarak bir’lik içinde birlikte yaratabilelim. İnsanoğlunun haritalar üzerinde çizdiği sınırların ötesinde dünya vatandaşları olarak var olabilelim.

İçimde bu ütopyaya dair duyduğum heyecan ve inançla yaratımına iştirak ettiğim tüm iş birliklerde bu amacın gerçekleşmesi önceliğim. Biliyorum, bizlere öğretilen ve aktarılan, ütopyanın bir hayal ürünü olduğu ve ayakları yere basan, gerçek diye algıladığımız bu illüzyonun içinde yer almadığına dair.

Hadi gelin kelime manasına bakalım. Cambridge Sözlüğü ütopyayı herkesin birbiri ile ahenk içinde çalıştığı ve mutlu olduğu mükemmel bir topluluk olarak tanımlıyor. Şimdi siz söyleyin… çok mu zor böylesine bir birlikteliği insanlığımız için arzu etmek ve yaratımına iştirak etmek istemek. İnsanlığımızın potansiyeli öylesine düşük mü geliyor sizlere ki bunun ancak hayal olduğunu düşünmemizi isteyenlere hak veriyorsunuz? Evet, haklısınız, çok iş var, yoğun bir dönüşüm yolculuğu bekliyor bizleri – hem bireysel hem de toplumsal olarak… ve fakat sizce, yeniden yenide insanlığımızı tanımlamamız böylesine imkansız mı? Ben mümkün olduğuna gönülden inanıyorum. Açıkçası inanmasam zaten bu illüzyonun- mayanın- içinde yaşamımı sürdürme arzum da olmazdı sanırım.

Başka bir gerçek arzuluyorum bizler için, sürdürülebilir bir dünyada üstel insanlığımıza adım adım daldığımız, öğretilenleri sorguladığımız ve üst bilinç süzgecinden geçirdiğimiz, bizlere bahşedilen yaşamın hakkını verdiğimiz, bireysel katabileceğimiz değerleri uyandırdığımız, yaratımlarımızı bütünün hayrı için şekillendirdiğimiz, sözlerimizle değer kattığımız, kelimelerin ve dogmaların içini boşaltıp üst farkındalık ile yeniden doldurduğumuz, ben’den biz’e geçtiğimiz, işbirliği kelimesinin tanımını yenide yeniden tasarladığımız bir gerçek arzuluyorum. Belki de yüzyıllar boyunca ilk defa, hakkı ile insan olmayı keşfettiğimiz yepyeni bir insanlık….

Gönlümde bu inançla gelene peki diyerek ve değer katarak yol alıyorum. Ve belki de bunun sayesinde, dünyada ilklere imza atma imkanımız oluyor. Bunlardan biri de bu sene 23 Ocak’ta Kanyon Macro Center’da MacroTalks kapsamında bir Türk ve bir Kanadalı dünya vatandaşları olarak ütopya üzerine yaptığımız sohbetimizdi. Sanırım dünyada ilk defa bir alışveriş merkezinde yer alan bir süpermarkette Ütopya’nın mümkünlüğünü katılımcılarla birlikte araştırdık, o kocaman kalplere başka bir dünyanın varlığına dair küçük tohumlar serptik, beraber hayal ettik, arzuladık. Bu konuşmaya dair kısa bir videoyu ekte paylaşmak, sohbete sizleri de dahil etmek istedim.

Ütopya mümkün mü?

İnsanlığımızı genişletme ve hakkı ile var olma imkanımız var mı?

Bu gerçeğe dair bireysel olarak neler yapabiliriz?

Kurban psikolojisinden çıkıp geleceğimizin aktif tasarımcıları olabilme ihtimalimiz var mı?

Uzaydan baktığımızda gördüğümüz bu tek dünya üzerinde, bizlerden önce gelen nesillerin çizdiği fiziksel, duygusal, zihinsel, ruhsal ve bilgisel kalıpların ötesinde bir gerçek tasarlamamız mümkün mü?

Hiçbir şeyi bilmediğimizin farkındalığı ve kabulü ile öğrenime, gelişime açık olup yeniden yenide yepyeni bir yaşam yaratmamız mümkün olur mu?

Birlikte bir’liği yaratacağımıza dair inancımla, değer katma yolculuğumuza devam edeceğimizi ve sizleri de aramızda görmeyi arzuladığımızı tekrar hatırlatmak istiyorum… Evet, biz yapmazsak kim yapacak? Ne şirketler ne hükümetler insanlığımıza dair böyle bir geleceği tasarlayamayacak kadar büyük ve hantallar… geleceğe dair kullandığımız en moda terimler esneklik, gelişim, değişime adaptasyon ancak biz insanlar için mümkün olabilir. Biz değiştikçe içinde bulunduğumuz kurumları, organizasyonları, söylemlerini ve faaliyetlerini değiştirebiliriz.

Birlik içinde bir’liğe dair yolculuğa bekliyoruz. Bir Utopian olarak sizleri aramızda görmeyi ve birlikte yaratıma geçmeyi arzuluyoruz…

Sevgiyle sevgide kalın.

5 thoughts on “Ütopya

  1. Bu olağanüstü bir çaba, bunun için ilk önce tebrik etmek istiyorum.
    Ütopyanın mümkün olduğunu düşünüyorum ama tartışmaktan daha ileriye gidilmesi gerekiyor. Anlattıklarınızı okuduktan sonra bu ülkede böylesine ileri görüşlü insanların olduğunu görmekten çok mutlu oldum. Teşekkürler…

    Like

Leave a Reply

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s