Belirsizlik aşkın özüdür

Yapım itibari ile sevmem kararsızlıkları… Kanımca, iyi yada kötü, verilmiş bir karar her türlü kararsızlıktan iyidir. Herşeyden birşekilde zevk almasını da bildiğime göre, öyle yada böyle verdiğim karara inanıp devam ettiğim takdirde, o yolda mutluluğu yakalayabileceğime de hep inandım. Genelde, verdiğim kararları geri dönüp sorgulamamda. Çelişkide kaldıklarım ise başkalarından etkilenerek aldığım kararlardır, bir şekilde hazır olmadan verilen kararlardır bunlar. Ancak, iç sesimi dinleyip o karara varmışsam, ona olan güvenimle kendimi teslim ederim hayata. Bilirim ki benim için en doğrusudur bu. Sonunda alınması gereken bir ders varsa da, yaşanması gerekiyordur, sorgulamam bile.

Son zamanlarda, ilginç bir dönemdeyim, dünyadaki ve ülkemdeki değişimlere ayak uydururcasına hayatımda da herşey değişmekte. Şaka değil, ev ve arabadan tutun da hayatımdaki herşey değişimde. Temizleniyorum, bir nevi yenileniyorum… Atmak istiyorum herşeyi, küçülmek istiyorum hayatta. Bana ait olmayan eşyalardan, insanlardan, yüklerden ve düsüncelerden arınıyorum bir şekilde. Hafiflemiş hissediyorum. Kendimi tamamı ile akışa bıraktım, teslim oldum hayatın sunmakta olduğu her şeye. Biliyor ve inanıyorum ki, hayatımdan bu dönemde çıkacak hersey hayırlısı ile çıkıyor. Hayatın sunduğu herşeye “evet” diyorum bu günlerde, ve dedikçe de yepyeni kapılar açılıyor önümde.

Ve işte bu dönemde… bende değişmekteyim hızla. Düşüncelerim, inançlarım değişmekte. İlişki kavramını, dostluğu, aşkı bile yeniden tanımladığım dönemdeyim… Her kelimeye farklı bakmaya başladım, baktıkça şekil değiştirmeye başladılar ve yeni anlamları ile daha çok sevdim bu terimleri:)

Bu esnada kararsızlık terimi de şekil değiştirdi. Ruhumu sıkan ve mümkün olduğu kadar kısa zamanda çözmeye çalıştığım bu terim, “belirsizlik” olarak yeniden hayat buldu içimde ve heyecan vermeye başladı bana. Bir şeyi on kere söylersen gerçek olurmuş… Sanırım duyarsan da ruhun direnemiyor… Hayata geçiriyor onu. Yine bu dönemde hayatıma girmiş ve uyanışımda bana destek olan yol arkadaşlarımdan birinin zaman zaman söylediği bir cümle hayat buldu benliğimde. “Uncertinity is the essence of love.” “Belirsizlik aşkın özüdür.” Bazen bilmemek, emin olamamak iyi birşeydir. Bu, kararsızlık kadar negatif bir anlam taşımaz, sadece zamana bırakmayı ve çok daha büyük bir sisteme inanmayı, ona teslim olmayı içerir içinde.

Belirsizliktir aslında değer verdiklerimize daha sıkı sarılmamızı sağlayan, yarının bilinmezsizliğidir içimizdeki heyecanı ayakta tutan. Aşk’ın özüdür bu belirsizlik. Eğer aşk ile hareket ediyorsak, kendimizi akışa bırakmışızdır. Yarın değildir mühim olan, yaşanan paylaşılan an’dır. Nefes aldığın andır. Ve yarını bilmiyor olmak, soruların cevabını bilmiyor olmak da heyecan vericidir. Bir sonraki günün bilinmezliği ümit vericidir çünkü. Her gün, yeni bir gündür.

Tam tersinden bakıldığında da etkilidir bilinmezsizlik. Olumsuzluklarda kaybolduysak eğer, yarının bilinmezliğidir bizi ayağa kaldıran.Yarın yeni bir gündür ve, neler getireceğini bilmiyor olmaktır bizi yataktan umutla ve heyecanla kaldıran. Bu belirsizlikle başa çıkabilmenin, onu kucaklamanın tek yoludur inanç. Elinden geleni yapmanın, sevgi ile yaklaşmanın huzuru ile belirsizliği kucaklayabilirsin ancak.

Aşk hayatın kendisidir, attığın her adımda, sözlerinde, özünde aşk olunca anlam bulur hayat. Tutku ile yaptığım herşey gibi yoga ve koşu benim için aşk’ı temsil etmekte. Yapmakta olduğun spor, kendinle yaşadığın aşktır. Vücudunun yapısını, sınırlarını ve büyüleyici bir organizma olduğu bilincini öğretmesinin yanı sıra, ayna tutmaktadır sana. Aynada gördüğün kendi özündür, gerçektir ve olduğu gibi çok güzeldir. Ve bu yolda ilerlemeye karar verdiysen eğer an’a getirir seni… an’da yaşadıkların öylesine dolu ve gerçektir ki, bilinmezlik bir ümit gibidir yarın için. Bugüne daha da sıkı sarılmanı sağlar, yaşadığın hisleri daha yoğun, daha gerçek kılar.

Herşey algıdır bu hayatta. Bakış açını değiştirdiğin esnada sana ne güzellikler taşıdığını sunmak için beklemektedir hayat… Yaptığın sporda keyif almanı sağlayan, koymuş olduğun hedefe doğru yol alırken yaşadığın belirsizliktir aslında. Hedeflerine ulaşma heyecanı, elinden gelenin en iyisini yaptığının inancı ile birleştiğinde belirsizliktir yolculuğu keyifli kılan. Meraktır bizi ayakta tutan, bilinmezliğin verdiği heyecandır yarına daha sıkı sarılmamızı sağlayan.

San Sebastian, Spain

San Sebastian, Spain


akış

Scroll down for English version…

O kadar uzun zaman oldu ki yazmayalı, hem kendime kızıyor, hemde yolculuğumda önüme çıkan yeni tecrübeleri, teknikleri hayatıma kabul ediyorum. Ama itiraf ediyorum, özlemişim yazı yazmayı.

Düşüncelerimin akışını izleme olanağı bulduğum bu çok özel anı özlemişim. “Akış” denen şey belki de bu. Hayatımın akışında kendime yeni hedefler koyuyorum ama kimi zaman kimilerine göre mani, kimilerine göre kader, kimilerine göre de yaşam ve akış devreye giriyor ve yaratan öylesine olaylar çıkarıyor ki karşımıza hayatta, bilinmez bir alana geçiyoruz. Yaşamakta olduğumuz olay ya hoşnut olmayan, yada ruhununuzun baş etmek için hazır olmadığı veya sadece planlarımızın, ruhumuzun hayal ettiklerinin dışına çıktığı için rahatsızlık veriyor.

İki yol var önümüzde bize sunulan; ya değişime sinirlenip, karşı çıkıp, savaşıp, belirli bir dönem hayata küsüp negatifde kalmayı tercih edeceğiz, yada kiminin “akış” diye tanımladığı varoluşun, hayatın güzelliğine ve bilgeliğine güvenerek gelecek olana kalben açık şekilde teslim olacağız. Aslında bu iki tercih arasında çok keskin bir çizgi yok. Kimi zaman gelgitler oluyor ruhumuzda, bazen sabrın deneniyor, ama hayatın güzelliğine gözlerini kapatmazsan, tekrar teslimiyet ve inanç bedenini ele geçiriyor.

Amacım, arzum yada daha çok hayata geçirmeye değer bulduğum doğrum, teslim olduğum anları çoğaltmak, kaybolduğum anları izleyecek kadar uyanık olmak hayata, yaşamın içinde olmak ve bir an önce bu döngünün dışına çıkmak. Yeni yükler yüklenmek istemiyorum bu hayatta, özellikle duygusal yükler. Hayat öylesine güzel ki, bir “insan” olarak gelmeyi tercih etmiş bir ruh olarak kendime olan görevim uyanıp hayata sarılmak, “an”ımı yaşamak, gönlümü güzelliklerle ve ümitle doldurmak. Belirli birşeyden vazgeçmek zorunda kalsam bile, vazgeçeğim şeyle barışçıl bir şekilde vedalaşmak ve evrenin sunacağı yepyeni güzelliklere inanarak yol almak. Hiçbirşeyin daim olmadığını bilmek ve sonunda vazgeçmekte olduğum şeyin aslında bir parçam olduğu, beni ben yapan, benim istediğim gelişimin bir parçası olduğu ve aslında vazgeçmek yada vazgeçmemek gibi bir kararın bile var olmadığını hissetmek. “Hissetmek” ve hissettiğin tek doğruya , kalbine güvenmek.

Kızıma da bunu tavsiye ediyorum. Kaybolduğunda, kendini çıkmaz bir konumda hissettiğinde, gözlerini kapat ve dinle. Sessizce dinle ve göreceksin ki içinde bir yerlerde “öz”ün, parçası olduğun yaradılışın sesi sana yol gösteriyor. Sessizce fısıldıyor ve sana düşen tek görev kendi iç sesini dinleyebileceğin ortamlar yaratmak, ve sonra da o sesi güvenle dinlemek. Umuyorum ki, o sesin aslında kendi olduğunu, ben olduğumu, yaradılışın olduğunu her daim yüreğinde hisseder. Asla yanlız değiliz, “sevgi” hep yanımızda, içimizde ve biz “O”yuz.

FLOW

Its been a long while that I have not written anything. Though I do regret it, I know that this period has given me the opportunity to add new experiences and techniques into my life. However, I have to accept, I have missed expressing my feelings and perception with written words.

I have been longing for this moment in which I get to observe the flow of my thoughts. May be this is what is defined as “flow”. Just like you, I have goals in my life but sometimes the creation brings such hurdles in our lives that we find ourselves in an unpredictable realm. Some defines these hurdles as obstacles, some as destiny and some as life. And just because our perception is not ready to tackle these, or because they are against our planned vision of our lives, these events occurring as hurdles cause annoyance in our soul.

There are two options; either we will choose to mingle in the negative perception and fight this unexpected change in our lives, or surrender to the wisdom and the beauty of life, of creation with trust. There is no definitive line in between these two perceptions. Our patience keeps on being tested as we navigate between these feelings. But, if you choose not to close your eyes to the beauty and the knowledge of creation, surrender and belief becomes your only reality.

My main desire, or rather, the truth I choose to manifest in life is to heighten the moments of surrender, to be awake enough to observe the moments that I loose sight and to surpass that vicious circle as soon as possible. I choose not to add additional (emotional) burdens in my life. Life is a miraculous thing! And as a soul who chose to experience this human realm, its my duty to open my eyes and to embrace life as is, to be in the present moment and fill my soul with the beauty and hope it graciously offers.

And if letting go is inevitable, I choose do that with grace and peace, with hope and belief for the beauty it beholds. With the knowledge that nothing is permanent and everything changes, and that there actually is no decision being made, its just an evolution.

And that is what I advice my daughter as well. In times of despair, I ask her to close her eyes and listen. Once you listen with pure intention, in silence, you hear a voice within, a voice that is bigger than you trying to guide you, whispering softly to you. And what you have to do is to create these little spaces in life in which you get to hear that calling and follow that with trust. And I truly hope that she feels the source of that voice. That it is a bit of her, a bit of me acting as a part of this creation. That we are never alone, that we are love, surrounded with love, manifesting love.

 

 

Best friends house, Yalıkavak, Bodrum, Turkey

Best friends house, Yalıkavak, Bodrum, Turkey